Balıklıgöl Efsanesi

Balıklıgöl Efsanesi

Şanlıurfa, tarihiyle olduğu kadar efsaneleriyle de ünlü bir şehir. Hemen hemen her yerinde tarihten bir parça bulabileceğiniz şehrin en ünlü yerlerinden biri de Balıklıgöl. Şanlıurfa'nın turizm merkezlerinden biri olan Balıklıgöl, yerli ve yabancı çok sayıda turisti ağırlıyor. Şanlıurfa gezinizde mutlaka listenizde yer alması gereken başlıca yerlerden birisi. Hikayesiyle, manzarasıyla, temiz havasıyla ve mimarisiyle büyüleyici bir atmosfere sahip.

Balıklıgöl’ün Gizemli Hikayesi  Dilden dile dolaşan Balıklıgöl’ün efsanesi ise şöyledir: Nemrut adındaki kral, döneminde korku saçan biri olarak bilinir. Bir gün gördüğü rüyayı din adamlarına yorumlatır. Ülkedeki doğacak çocuklardan bir tanesinin onu öldüreceği yorumunu alan kral, o sene doğan tüm çocukların öldürülmesini emreder. İbrahim Peygamber'in annesi bunu duyarak kaçar ve bir mağaraya sığınır. Çocuğu burada doğurur ve mağarada bırakır. Rivayete göre onu bir ceylan bulup onu emzirir. Askerler çocuğu bulup kralın karşısına çıkarır. Nemrut, çocuğu olmadığı için onu sever ve büyütür.  Nemrut’un zulmü, haksızlığı ve putlara tapışı, halkında putlara tapmaya zorlanışını gören İbrahim Peygamber insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların Allah olmadığını söyler. Halka bu düşüncelerini anlatır. Halk korkudan ağzını açamaz. Nemrut’un evlat edindiği Zeliha, ona inanır ama Nemrut’tan o da çok korkar. Hz. İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur. Bir tören günü herkesin törene gittiği an Hz. İbrahim sarayın putlar bölümüne girer. Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. Törenden dönenler endişeye kapılır. Nemrut’a haber verirler. Rahipler bunu Hz. İbrahim’in yapabileceğini öne sürer. Nemrut bir kurulla onu yargılar. Hz. İbrahim: “Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omzunda. Balta kimdeyse bu işi o yapmıştır.” der. Öfkelenen Nemrut: “Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar?” diye haykırınca Hz. İbrahim: “İşte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız dara düşünce ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrıysa neden diğerlerini kırmasın?” deyince şaşkınlık geçiren Nemrut ve çevresindekiler İbrahim’in üzerine yürürler.